14 Mayıs 2009 Perşembe

ATATÜRK
YENİDEN SAMSUN’DA

Değerli Dostlar,

Eminim sizlerin de; zamanla benim düşündüğüm gibi, tarihin yaşanmış bazı gerçeklerinin yeniden yaşanmasını istediğiniz olmuştur. En azından aklınızdan şöyle bir geçirmişinizdir. Yakın tarihimiz içinde özlenen olaylar bir hayli var. Hiç kuşku yok ki; Mustafa Kemal’in, 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkışı da bunlardan birisidir.
Çoğunluğumuz, olayı okul yıllarında bizlere anlatılan şekliyle biliyoruz. Bazılarımız konu hakkında yazılmış eserleri de okumuş olabilirler.
Ancak, Tarihçi Yazarımız Sayın Turgut ÖZAKMAN’ın, ‘19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun’da’ adında ve iki kitaptan oluşan bir romanı var. Bilgi Yayınevi’nden çıkan bu eserin Birinci Baskısı Ekim-2002’de yapılmış. Her biri yaklaşık 250 sayfadan oluşan bu eseri, okumamış olanların bir an evvel arayıp, bulmalarını ve okumalarını öneririm. Oldukça keyifle okunacak bir eser…
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının 90. yıldönümünde, söylenebilecek o kadar çok husus var ki…
Kısaca değinmek gerekirse; karşı devrimci, karanlık amaçlı, dinci, gerici, yobaz, bağnaz, çağ dışı ve Ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen ve emperyalizmin maşası hain-işbirlikçi güçler, Atatürk İlke ve Devrimleri ile Atatürkçü Düşünce konusunda, buldukları her fırsatı iyi değerlendirmeye çalışarak, her türlü karalamayı yapmaktan çekinmiyorlar. Bunların engellenmesi konularında yapılabilecek olanlar ele alınabilir.
Ayrıca, bütün engellemelere karşın; 17 Mayıs 2009 tarihinde Tandoğan/ANKARA’da, Laik Cumhuriyetimize, Sosyal Hukuk Devletimize, Üniter Yapımıza ve dolaysıyla Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkabilmek adına gerçekleştirilecek CUMHURİYET MİTİNGİ hazırlıkları da son aşamasında iken; Mitinge katılım konusunda hala çekince içinde olanlar var ise; onların ikna edilmelerine çalışılır.
Ama, bunlara karşın, Milli Mücadele Tarihimiz’i bilmenin olmazsa olmazımız olduğu gerçeğinden hareketle; bu gayretlere katkı olabilir düşüncesiyle, Sayın ÖZAKMAN’ın, anılan eserinden bazı kısımları, orijinal yapısını bozmadan sizlere sunmanın yararlı olabileceğini düşündüm.
Zamanım olduğunda; bir müddet bu yazıları, bölümler halinde, sizlere iletmeye devam edeceğim. Bu amaçla hazırladığım yazılar aşağıda takdirlerinize sunulmaktadır:
Samsun Vali Vekili, 19 Mayıs Çarşamba sabahı, içinde bir sıkıntı ile uyandı. Rüyasında, tam da Vali olacağı sırada, görevden alındığını görmüştü. Bağlı olduğu tarikatın şeyhi, rüyaların gelecekten işaretler taşıdığını söylerdi. İçini çekti, ‘Hayra tebdil et ya Rabbi’ diye dua etti.
Sabah limanda düzenlenen törene katılacak, bir konuşma yapacak, sonra da stadyumdaki gösterileri izleyecekti. Hasta olan Valiye vekalet ettiği için 23 Nisan’da, görevi gereği, yüreğine taş basıp, Atatürk’ü yüceltmek zorunda kalmıştı. Oysa saltanatı yıktığı, hilafeti kaldırdığı, tarikatları kapattığı, laikliği getirdiği, fesi attığı, Arap yazısına son verdiği, saçı uzun aklı kısa kadınlara bir takım haklar tanıdığı için Atatürk’e şiddetle karşıydı. Yazık ki; bugün de Atatürk’ü yüceltmesi gerekiyordu.
Lanet olsun!
Oflaya puflaya kalktı.

* * *
Hava güzel, deniz sakindi.
Atatürk’ün Samsun’a çıkışının bir yıldönümünü daha kutlamak üzere Belediye Başkanı, Rektör, Garnizon Komutanı, öteki ileri gelenler, dernek temsilcileri, öğrenciler ve halk, sabahın erken saatinde limanda toplanmışlardı. Vali Vekili saygıyla karşılandı. Tören, küçük Bandırma Gemisi’ni temsil eden bir motorun, her yıl olduğu gibi, rıhtıma yanaşması ve Atatürk’ü temsil eden bayrağın rıhtıma çıkarılmasıyla başlayacaktı. Sultan Vahidettin’in yerine Atatürk’ün anılıp, yüceltilmesi Vali Vekili’nin canını sıkmaktaydı. Bir takım dinci yazarlar, İstiklal Savaşı’nı gizlice Sultan Vahidettin’in planladığını, Mustafa Kemal’i Anadolu’ya zorla onun gönderdiğini, üstelik cebine de yüz binlerce altın koyduğunu yazıyorlardı. Gerçi hiçbir belge, kanıt, tanık göstermiyorlardı ama olsun, bu imanlı yazarlara inanmamak ayıp kaçardı.
Bayrağı taşıyan sahil koruma botu gelmeden önce, göz alıcı, bembeyaz bir motor ağır ağır rıhtıma yanaşıp bordaladı. Motordan tıpkı Atatürk’e benzeyen biri çıktı ve Samsun’a ayak bastı.
Arkasından, aralarında biri genç üç hanımın da bulunduğu, değişik yaşlarda, kalabalıkça bir grup da rıhtıma çıktı. Telaşlanan bando şefi, acele işaret verince bando, ‘Dağ Başını Duman Almış’ marşını çalmaya başladı. Alan hareketlendi.
Vali Vekili’nin bu program değişikliğinden haberi yoktu. Sinirlendi. Ama halk ve öğrenciler gösteriden hoşlanmışlardı. Alkışlamaya, ‘Yaşa!’ diye bağırmaya başladılar. Doğrusu bu ya, hepsi rollerini çok iyi yapıyordu. Eski fotoğrafları anımsatan giysileri içinde sahici gibiydiler. Vali ayağa kalktı. Karşılamamak olmayacaktı. Yaklaşan Atatürk’e doğru birkaç Vali adımı attı. Aktörü, gerçekten Atatürk gibi karşılaması komik olurdu, karşılamaması ise türlü yorumlara sebep olabilirdi. 28 Şubat 1997’den beri, hele Merve Kavakçı’nın başörtüsüyle Meclis’e girmeye kalkışmasından sonra, bazı kesimlerde aşırı bir duyarlılık başlamıştı. Yarı saygılı, yarı şakacı bir eda ile Atatürk’e benzeyen adama, ‘Samsun’a Hoş Geldiniz’ diyerek elini uzattı.
Beklenmedik bir şey oldu, Atatürk’e benzeyen adam Vali Vekili’ni elinin tersiyle yavaşça kenara itip yürüdü. Beraberindekiler de Vali Vekili’ni görmezden gelerek Atatürk’ü izlediler. Atatürkçülüğü, anma töreni yapmak, Atatürk rozeti taşımak ve Atatürk şiirleri okumak sanan güzel öğrenciler ile halkı selamlayarak, alkışlar içinde geçip uzaklaştılar.
Vali Vekili’nin tansiyonu yükseldi. Atatürk rolünü oynayan aktöre oracıkta haddini bildirmeyi düşünmüştü ama kameralar harıl harıl çalışıyordu. İhtiyatlı davranarak, gerekeni yapmayı sonraya erteledi, törenden sorumlu görevliyi yanına çağırdı. Kısık, tehdit edici bir sesle, ‘Bu değişiklikten neden benim haberim yok…?’ diye çıkıştı. ‘…Bu acayip gösteriyi kim koydu programa? Bu küstah adamı kim seçti? Yanındaki insanlar kim?
Badem bıyıklı görevli heyecandan boğulacak gibiydi. ‘Efendim…’ diye kekeledi.
…Böyle bir gösteri asla söz konusu değildi. Yıllardan beri ne yapılıyorsa; bu yıl da o yapılacaktı. Bu olay bizim için de tam bir sürpriz. Vallahi, billahi, tallahi hiçbirini tanımıyoruz.
Seninle sonra görüşeceğiz, şimdi bir şey olmamış gibi devam edin!
Başüstüne!
Adamcağız lacivert giysili bir gence kürsüye çıkmasını işaret etti. Lacivertli genç, boyun damarlarını şişire şişire, günün anlam ve önemine uygun, demirbaş bir yazıyı okumaya başladı. Bu arada Emniyet Müdürü’nün cep telefonu öttü. Müdür, aldığı bilgiyi Vali Vekili’ne fısıldadı:
Atatürk’ü taklit eden kişi, yanındakilerle birlikte Büyük Samsun Oteli’ne gitmiş. Biri, otel fişini O’nun adına Mustafa Kemal Atatürk diye doldurmuş.
Neee?
(Sürecek)

CENGİZ ÖNAL
Cumhuriyet Neferi

Hiç yorum yok: