27 Kasım 2008 Perşembe

SABİT ÜCRET İADESİ

Son günlerde Türk Telekom’un Sabit Ücret İadesi haberleri ayyuka çıktı. Özellikle sanal ortamda yayılan ve ban göre de aslı astarı olmayan bilgiler oldukça rağbet görmeye başladı.
Türk Telekom, güya abonelerinden aldığı sabit ücreti iade ediyormuş. İnternet haberlerine göre; hemen başvurduğunuzda sabit ücret karşılığı olarak 820.-YTL’yi alıyorsunuz.
Yaklaşık yirmi gün kadar önceydi. Olay yeniden dikkatimi çekti. Gidip yerinde incelemek istedim. TÜKODER’in bir şubesine gittim. Büroda genç bir hanımla orta yaşlı bir bey vardı. Arkamdan birkaç kişi daha geldi.
Sıkıntımızı söyleyince; görevli genç hanım açıklamaya başladı. Açıklamada, son aya ilişkin sabit telefonunuzun faturasını veriyorsunuz, TÜKODER yetkilileri size bir form dolduruyorlar. Karşılığında da, eğer yanınızda varsa(bunu özellikle belirtiyorlar) 10.-YTL hizmet parası alıyorlar.
Peki sonra ne yapıyorsunuz?
O kısmı da şöyle: Doldurulan belge ile bulunduğunuz ilçenin Tüketici Hakları Hakem Heyeti’ne başvuruyorsunuz. Buradan çıkacak sonucu(kararın genellikle lehinize çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyorlar) Türk Telekom’a bildireceklerini ve sizin de gidip söz konusu parayı alacağınızı söylüyorlar. Ancak, Türk Telekom’un bir üst mahkeme olan Tüketici Mahkemesine gidebileceğini ve buradan aleyhinize karar çıkması halinde de; Türk Telekom’a 140.-YTL civarında bir avukatlık ücreti ödeme riskiniz olduğunu da hatırlatıyorlar. Bütün söylenenler bu…
Görevlinin yaptığı açıklamanın ardından;
-Kazanılmış olduğu söylenen davaya karşılık, Türk Telekom’dan Sabit Ücret iadesi alan var mı?
-Geriye doğru neden on yıllık bir ücret ödeniyor? Örneğin Yirmi, yirmibeş yıllık aboneliği olanlar ne olacak?
-Ferdi başvuru mümkün değil mi? Neden resmi bir misyonu olmayan TÜKODER’e başvuruluyor?

gibi sorular sorduğumda; görevlilerin yüzleri biraz değişmeye başlıyor.
* * *
Kısaca şunu söylemeliyim;
İki yıl kadar önceydi. Ulus Gazetesi’nde olduğum yıllarda, bu konu bir ara yine gündemdeydi. İlgimi çekti ve görüşlerine başvurduğum yerlerden toparlayabildiğim bilgileri Gazete ilgililerine vererek gerekli başvuruyu yapmalarını önermiştim. Yaptılar. Arkasından kısa bir süre sonra Türk Telekom da cevabı yapıştırıverdi.
Beykoz’daki işçinin kazandığı söylenen dava işe yaramadı. Türk Telekom da bir üst mahkemede açtığı davadan bahsederek, alınan ücretlerin, sabit telefon hatlarının sürekli çalışır tutulabilmesi için yapılan masrafların karşılığı vb gibi bir sürü gerekçe göstermiş ve herhangi bir aboneye de böyle bir ödeme yapılmayacağı hususunda karar almıştı.
Sonuçta, Gazetenin avukatları da olayı biraz inceledikten sonra, bildiğim kadarıyla olayın takibinden vazgeçilmişti. Eğer devam edilseydi; Gazete adına kayıtlı bir sürü sabit telefon vardı. İadeten alınacak para da çok olabilirdi. Buna karşın olay takipsiz bırakıldı gibi hatırlıyorum.
* * *
Bu olaydan belki beş yıl kadar önce aynı tarzdaki haberler cep telefonları için yayılmıştı. Aynı firmaya ait üç adet telefon aboneliğim vardı. Önce Tüketici Hakları Hakem Heyeti’ne başvurdum. Lehime çıkan kararı aldım. Araştırdım, soruşturdum ve sonuçta Tüketici Mahkemeleri’ne gittim. Epey gayret gösterdikten sonra da; olayın takibinden vazgeçtim.
Neden mi? Anlatayım; Elinizdeki Tüketici Hakları Hakem Heyeti kararıyla Tüketici Mahkemesi’ne başvuruyorsunuz. Diyelim ki üç veya beş ay sonra davayı kazandınız. Mahkeme kararını alıyor ve karşı tarafın gayrimenkulünün bulunduğu bir yer tespit ederek ve oradaki İcra Müdürlüğü’ne başvuruyorsunuz. Karşı taraf itiraz ediyor, siz inatla ve haklı olarak ısrar ediyorsunuz. Hesap düzeltmesi isteniyor, sabırla yapılmasını bekliyorsunuz. Hesabın yanlış olduğu konusunda daha üst mahkemelere başvuruluyor, yeniden bilirkişi tayini isteniyor, arkasından başka bir duruşma vs vs.
Adaletin gerçekleşmesine sabrımın ve gücümün yetmeyeceği kanaatiyle vazgeçtim. Karşı tarafın imkanları, benimkine göre sınırsız sayılır. Ben, olayı avukat tutmadan götürmeye çalışmak isterken; karşı taraf avukatlar ordusunu seferber edecekti. Çünkü, bir davayı kaybetmesi halinde kasasından çıkacak para çok olacaktı. Bunun için de gerekeni yapacaktı.
* * *
Geçmişte yaşadığım bu tecrübeleri hatırlayarak; bugünlerde çok yaygın olan Türk Telekom hakkında çıkarılan haberlere önce itibar etmemiştim. Fakat, internette dolaşan ifadelerde öylesine keskinlik vardı ki; ben bile gidip araştırma ihtiyacı duydum. Yine aynı manzara çıktı karşıma. Bu sefer ki tek fark; ilk başvuruyu, isteğe bağlı belli bir ücretle, resmi olmasa bile TÜKODER’e yapıyor olmanızdı. Vatandaşlarımız, adı geçen Derneğin doldurduğu formun içeriğini bilmediği için; kendileri doğrudan Tüketici Hakları Hakem Heyeti’ne gitmiyorlar.
Hukukçu olanlar bu konuları daha iyi ifade eder ama, söz konusu formun kalıplarına sıkışıp kalmanın bir anlamı yok diye düşünüyorum. Başvuruda bulunmak isteyen herkes, usulüne uygun dilekçesini yazar ve gidip, Kaymakamlık’taki Tüketici Hakları Hakem Heyeti’ne başvurusunu yapar.
Amacım, herhangi bir kurum, kuruluş ve kişi yada kişileri karalamak, zan altında bırakmak veya gereksiz yere savunmak da değil. Dilimin döndüğünce yaşadığım olayı anlatmaya çalıştım. Vatandaşlarımızın kafasının karışık olduğu bir konuya, geçmişte yaşadığım tecrübe itibariyle açıklık getirmek istedim.
Ancak, eğer tüketicinin böyle bir hakkı varsa; küçük bir yasal düzenlemeyle bunun ödenmesine çalışılır. Mesele o kadar basit. Neden bazı dernek ve kururluşlar kendisine paye çıkarıyorlar ki?
Kısa yazmaya kararlıydım ama en kısası bu kadar oldu. Kararı herkes kendisi vermelidir. Ancak, bir gerçek var ki; olay internette dolaştığı kadar basit ve de kolay değil… Ayrıca bugün başvuruda bulun, yarın veya öbür gün, hatta birkaç gün sonra git paranı al. Yok öyle bir şey. İnanmamanızı öneririm…
CENGİZ ÖNAL
www.cengizonal.blogspot.com

Hiç yorum yok: