17 Ekim 2008 Cuma

‘HAMDOLSUN’
‘Kriz Bizi Etkilemiyor’

Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, bağımsız,
daima daha kuvvetli ve refahlı Türkiye idealinin bel kemiğidir.
Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla olur.
Mustafa Kemal Atatürk

Küresel Ekonomik Kriz dünyayı kasıp kavuruyor. Gelişmiş ülkeler, panik halinde oradan oraya koşuşturuyor. Anlaşılan, bu beklemedikleri bir olaydı. Hazırlıksız yakalandılar.
ABD bile, sıkıntıyla da olsa, Temsilciler Meclisi’nden ve Senato’dan, ciddi anlamda para desteği kararı çıkarttı.
AB’nin ekonomik gücü yerinde gözüken Fransa ve Almanya gibi ülkeler, ortak tedbirler alma konusunda anlaştılar.
Japonya gibi uzak doğunun büyük ekonomik güce sahip ülkesi bile tedbir almayı ihmal etmedi.
Çünkü, Krizin şakası yok. Gözümüzün önünde olup/bitenlerin bir oyun olmadığı ortada. Dünyanın sayılır kuruluşlarını bile; bir anda sıfıra indirebilecek bir sıkıntı bu. Nitekim indiriyor da!
Saymaya çalıştığım bu ülkeler ve hemen etrafında bulunanlar; dünyada ekonomik şekillenmeye yön veren ülkelerdir. Kapitalist sistemin odak noktasındaki bu güçler, ABD başta olmak üzere, öne çıkmış birkaç ülke ile birlikte dünyadaki para hareketliliğini ve dolaysıyla da ekonomiyi idare ediyor.
* * *
Türkiye’ye baktığımızda; durum yukarıdaki gerçeğe pek uymuyor. Kriz AKP ve Zihniyeti’nin umurunda değil. Verilmeye çalışılan görüntü; üretimin mükemmel yürüdüğü, ihracatın ithalatı katladığı, çalışan ve emekli kesimin rahatlarının yerinde olduğu, vb gibi gerçek dışı, abuk-subuk bir yığın bilgiyle günü kurtarmak.
Durum böyle olunca da;
-RTE çıkıyor ortaya, ‘Hamdolsun, Küresel Kriz bizi etkilemiyor…’ diyebiliyor.
Batıda dev sanayi kuruluşları birer ikişer havlu atıyor ve piyasadan çekiliyor,
-RTE, ‘Hamdolsun, iyi yoldayız’.
Batılı ülkelerin bankacılık sektörü, krizi atlatabilmek için her türlü çareyi denemeye çalışıyor,
-RTE, ‘Hamdolsun, son dört-beş yıldır mantar çili gibi banka açılmasına izin vermedik. Onun için de rahatız’.
Dünyanın dört bir yanında, kuruluşlardan yükselen çığlık; tehlikenin ne denli büyük olduğunu göstermeye yetiyor da artıyor bile.
-RTE, ‘Hamdolsun, bir sıkıntı yok’. Arkasından da ana muhalefeti kastederek; ‘Ancak, yangına su yerine benzin dökenler var…’
Son günlerde; 1 Euro 2.-YTL ve 1 Amerikan Doları da 1.5 YTL sınırını aştı ve hızlı tırmanışını da sürdüreceğe benziyor.
-RTE, ‘Hamdolsun, bir sorun söz konusu değil. Bunlar geçici ve yanıltıcı dalgalanmalar…’ diyor.
İşte, AKP ve Zihniyeti’yle, başında bulunan RTE’nin, Küresel Ekonomik Kriz konusunda yaptığı aşağı-yukarı bundan ibaret. Henüz, alınan herhangi bir tedbir de yok.
* * *
RTE’nin, Kriz'in Türkiye’yi etkilemediği şeklindeki sözleri, hiçbir şekilde inandırıcı değil. Çünkü, siz dünyadan kopuk değilsiniz ve olamazsınız da. Dışarıdan alınanlar, tıpkı bir kısım ülkelerin yaptığı gibi, aynı pazardan alınıyor. Onları etkileyen Kriz, nasıl oluyor da; bize elleşmiyor. Bunu anlayabilmiş değilim. Bir bilen çıkıp da anlatırsa; benim de bu konuda ufkum genişleyecek.
Ülkenin ekonomik gerçeklerine baktığımızda durumun hiç de RTE’nin dediği gibi olmadığı hemen görünüyor.
-Borç miktarı 575 milyar dolarlara çıkmış.
-İthalat, ihracatı katladıkça katlamış.
-Cari açık 60 milyar dolarlara yaklaşmak üzere.
-Borsada dönen paraların yüzde 80’e yakını yabancı sermayenin.
-Milli üretim yok. Dolaysıyla dışarıya sattığınız pek bir şeyler de yok.
-Çalışanlar, Emekliler ve bunlarla birlikte devletten çeşitli nedenlerlesabit maaş alanların sıkıntıları çekilemeyecek durumda.
-Sağlık hizmetleri çoğunlukla paralı verildiğinden; düşük maaş alankesimin sağlığı Allah’a emanet.

-Halkın geliri komik denecek ölçüde artarken; alım gücü de anormalderecede düştü.
Daha bunun gibi sayılabilecek o kadar husus var ki; tüm bunlara karşın AKP ve Zihniyeti’nden ‘Tık’ yok.
RTE, sadece konuşuyor; ‘Hamdolsun, sıkıntı yok. Kriz bizi etkilemiyor…’.
* * *
İnsanlar, inançları gereği, şükrederler. Buna hiçbir diyeceğim olamaz. Bu onun tercihidir. Ama, Türkiye Cumhuriyeti gibi bir ülkenin, dünyayı böylesine etkileyen Küresel Ekonomik Kriz’i, RTE’nin ‘Hamdolsun’ demesiyle geçiştirmeye çalışması trajikomiktir. Onun derdi, Mart-2009’da yapılacak Yerel Seçimler öncesi toplumda tedirginlik yaratacak açıklamalardan kaçınmak. Gerçekleri, dini ifadelere büründürüp, yumuşak ve etkisizmiş gibi bir mana katarak vermesi yetmez. Yetmiyor da!
Yerel Seçimlerden sonra alınabilecek tedbirler, açık söylemek gerekirse; bir işe yaramayacak. Çünkü çok geç kalınmış olacaktır.
Aslında, gelecek için zorunlu tedbirlerin bir an evvel alınması kaçınılmazdır. Ama, nerede bunu yapacak hükümet? Mevcut siyasi irade, bunu asla yapmaz. Yapamaz!
Hükümetin neden böyle davranmasına baktığımızda; olayın gizlenen kısmında, Oy Kaybı Endişesi'nin yattığı görülüyor.
* * *
Kim neyi ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın. Güneş balçıkla sıvanamaz. Gelişmiş ülkelerin feleğini şaşırmasına neden olan bu Kriz, Türkiye’yi, ekonomik anlamda, yerden yere vurabilir.
Çünkü Milli üretimi yok denecek kadar az!
Bütün ihtiyaçlar kalitesiz Çin mallarıyla karşılanıyor. Sıcak paranın bir kısmı borsadan, bir kısmı da; Cumhuriyet Dönemi’nin en değerli Kazanımları olan kuruluşların şeriat sermayesine peşkeş çekilmesinden sağlandı mı; gel keyfim gel!
Konuşanı da susturmak pek zor olmuyor zaten.
Oh! Ne ala!
Ama Kaz’ın ayağı öyle değil! Acıyı, maalesef sonra ve hep birlikte yaşayacağız.
Görünen köy kılavuz istemez.
AKP ve Zihniyeti, siyasi hırslarına yenik düşmüştür. Rant hevesiyle bulaştıkları yolsuzluklar almış başını gidiyor.
Türk Ulusu’nun önemli bir kısmını asla ciddiye almıyorlar. Varsa yoksa yandaşları.
Muhalif olan her kurum, kuruluş ve kişiye şiddetle karşı çıkıyorlar. Medyanın hükümet aleyhinde tek kelime etmesine bile tahammülleri yok.
Gözleri böylesine körelmişken; Küresel Ekonomik Kriz tehlikesini görememeleri de normal. Ayrıca; görmeleri işlerine de gelmiyor.
Ancak, Türk Ulusu, Cumhuriyet Tarihi boyunca, bu ve benzeri filmleri çok seyretti. Kendi bildiğini okuyan ve halkın dileklerine kulaklarını tıkayan, görmek istediklerinin dışında hiçbir şeye bakmak dahi istemeyen hükümetlerin dönemini geçmişte de yaşadı. Tabii, sonlarını da biliyor.
Bu iş, ‘Hamdolsun’ la olmaz.
CENGİZ ÖNAL
www.cengizonal.blogspot.com
onalcengiz@gmail.com

Hiç yorum yok: